Hello Afrika Yolculuğunun 2. Ayında Neler Yaşandı?
Hello Afrika yolculuğunda maceralı bir ilk ay sonunda Mısır, Sudan ve Etiyopya’yı geçerek Kenya’a ulaşıyoruz. Bu bir ay boyunca hem birbirimize hem de Afrika’ya iyice ısınıyoruz, huyunu suyunu öğrenmeye başlıyoruz. Tenimizin rengini unutup, her an kendimizi onlar gibi sanabileceğimiz duruma geliyoruz yavaş yavaş 🙂 Zaten Mısır ve Sudan’da 45-50 derece güneşin altında geçtiğimiz çöllerden sonra zaten baya bir bronzlaştık.
Yolculuğun ilk ayında neler yaşandı buradan okuyabilirisniz. Yolculuğun 2. ayında da maceraya devam ediyoruz ve Afrika’nın kuzeyinden güneyine doğru yolculuğumuz devam ediyor. Sırada Kenya, Tanzanya, Malawi ve Mozambik var.
Kenya
Etiyopya’dan Kenya’ya geçişimiz ve Kenya’daki ilk haftamız hayatımızın en zorlu yolculuğunu yaşattı bize. Yaklaşık 6 gün boyunca, hiç telefon bağlantımız olmadan. Elektrik, su, yiyecek olmayan, hatta yol bile olmayan günde ancak 50km yol alabildiğimiz medeniyetten tamamen uzakta bir yolculuk yaptık.
Kenya’nın gerçekten bakir kalmış Turkana bölgesinde geçirdiğimiz günler hayatımız boyunca unutamayacağımız türden. Gerçekten medeniyetten arınmış, iletişim kuramadığımız kabilelerle yanyana oturduğumuz, gece çadırda acaba vahşi hayvan ya da kabilelerden biri bize zarar verir mi diye tetikte geçirdiğimiz günlerdi.
Yol olmadığı için sürekli kum, toprak, kaya ve çakıllı arazide yol aldık. Günde yaklaşık 12 saat motor kullanarak ortalama 50-60km gidebildiğimiz yollardı bunlar. Gerçekten hem fiziksel hem zihinsel çok zorladılar. Motosikletleri de çok zorlamış olacağız ki sonunda asfalta ulaşmamıza 8km kala 2 motosikletin de arka amortisörleri patladı. Onun dışında da motosikletlerde büyük bir hasar oluşmadı. Ufak tefek kırıklar, yerinden çıkan vidalar, parçalanan lastikler…
Asfalta ulaşınca mutluluktan üstüne yattık 🙂
Turkana’daki yolculuğumuzda çölde susuz kaldık, ölümden döndük, 4 gün vahadan çıkardığımız suyla yaşadık, bir gece yarısı biz uyurken çadırlarımıza kabile elemanları geldi, aslan ve fillerin olduğu ormanın kenarında 2 gece kamp yaptık, yolda yolumuzu kesmeye çalışanlardan kaçtık. Daha neler neler…
Yeri geldik kabilelerden korktuk, yeri geldi onlarla oyunlar oynadık. Çölde çocuklarla yaşadığımız bir an.
Kenya’ya gireli 7 gün olmasına rağmen sınır olmayan bir alandan giriş yaptığımız için herhangi bir giriş işlemi de yaptırmamıştık. Ülkede başımıza birşey gelse, resmi olarak o ülkede bile değildik. Medeniyete ulaştıktan sonra biran önce başkent Nairobi’ye doğru yola çıktık. Yol üstünde Ekvator noktasından geçtik.
Nairobi’de gezginlerin duraklarından biri olan Jungle Junction’a yerleştik. Mekanın sahibi bir Alman, Afrika’yı jeep, motosiklet, sırtçantalı gezen gezginlerin duraklarından biri. Tamirhane, çamaşırhane, çadır alanı, otel kısmı herşey var. Motorların bakımını da burada yapma şansımız oldu.
Kenya’da bulunduğumuz tarih büyük göçün Masai Mara’da olduğu zamana denk gelmişti. Biz de 3 gün ayırıp Masai Mara’ya safari için gittik. Safaride çok ama çok şanslıydık, gidip günlerce yırtıcıları görmeyi bekleyenler olduğunu duymuştuk, biz ise yarım saat içinde leopar görmüştük. İlk günün sonunda çita, leopar, aslan, zebra, zürafa ve filler hepsini görmüştük. Diğer günler avlanma yakalayabilir miyiz diye bekledik ama o kadar da şanslı değildik 🙂
Tabii dünyanın en meşhur kabilesi Masaileri de ziyaret edip hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmedik.
Kenya Hakkında Genel Bilgiler
Kenya’da uyuşturucu ot çiğneme halk arasında çok yaygın. Bu bizi biraz endişelendirmedi desem yalan olur.
Masailer son derece ticarileşmiş. Köye girmeden paranızı ödeyip, onların şovlarını izliyor ve beraber fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Masai birliği diye bir kurumun ülkenin heryerindeki billboardlarda Masai Mara’ya davet eden afişlerini görmeniz mümkün.
Çeşit çeşit egzotik meyvaların birçoğunu ilk kez Kenya’da gördük.
Uganda
Yola çıkarken planımızda Uganda’ya da girmek, hatta yağmur ormanlarını görmek de vardı. Ancak Uganda’da başlayan Ebola salgını ve sınırların kapatılması nedeniyle Uganda’yı programımızdan çıkarmak zorunda kaldık.
Tanzanya
Tanzanya’da iklim değişti, yükseklik arttı, yollar güzel ve keyifli hale geldi. Yol boyunca kahve bahçeleri ve aleovera bahçeleri görüyoruz sürekli. Klimanjero bölgesi kahvenin en fazla yetiştiği bölge imiş.
Halk çok sıcakkanlı, ülkelerine geldiğimiz için sürekli teşekkür ediyor ve hoşgeldiniz diyorlar.
Yol kenarında bizde olduğu gibi meyva satan tezgahlar, muz kızartması, koyu tenli güleryüzlü insanları ile Tanzanya bizi çok güzel karşıladı.
Başkent Darüselam’da sömürge zamanından kalma pekçok yapı var. İlginç bir şehir burası, Hintli nüfus da var, bir yanda onların etkileri diğer yanda müslümanlar… Cami, kilise, tapınak aynı sokakta…
Malawi için vizelerimizi de Daruselam’dan aldık. Malawi halkının ne kadar mutlu ve güleryüzlü olduğu konsolosluktan belli idi.
İkinci konsolosluk Türk konsolosluğu oldu. Afrika’yı gezdiğimizden haberdarlarmış, bizi çok iyi karşıladılar. Türk kahvelerimizi içtik. Uzun zaman sonra bizden birilerini görmek iyi geldi 🙂 Akşam da bizi yemeğe çıkardılar.
Darüselam’dan Zanzibar’a da geçtik. Ben Zanzibar’da kalırken Murat dalış yapmak için Pemba adasına geçti. 4 günlüğüne ayrıldık. Ben Zanzibar’ın Murat da Pemba’nın tadını çıkardık.
Zanzibar nüfusunun %90’ı müslüman, bunu zaten yaşayan insanlardan hemen anlıyorsunuz. Ramazan nedeniyle heryer kapalı, kahve içecek biryer bulmak bile sıkıntı oldu.
Kölelik döneminin etkilerini Zanzibar’da yoğun şekilde görmek mümkün. Okudukça gördükçe insanların tüyleri diken diken oluyor. Buradaki insanlara gerçekten insanlık dışı eziyetler yapılmış.
Neyse ki o günleri atlatmışlar, onları unutmadan geleceğe bakıyorlar.
Güzel sokakları, güleryüzlü insanları, harika denizi, akşamları cıvıl cıvıl olan sokakları ile Zanzibar kesinlikle görülmeye değer, Tanzanya ve Zanzibar bu gezimin favori durakları oldu.
Marakeş’teki kıyamet meydanının oldukça küçük bir versiyonu da Zanzibar’da var. Sokakteki tezgahlarda çeşit çeşit deniz ürünleri, et, tavuk bulmak mümkün. Hem ekonomik hem de lezzetli.
Zanzibar adasının kuzey ucuna, Kendwa kayalıklarına da gidip okyanusu kıtanın en ucundan da gördüm.
Yolculuğun en keyif aldığım bölümlerinden biri Zanzibar’da geçirdiğim zamanlar oldu.
Darüselam’a döndüğümde sıtma olduğumdan endişelenerek bir hastanenin yolunu tuttum. Neyse ki sıtma olmadığım ortaya çıktı da derin bir nefes aldım, bu gezinin korkulu rüyalarından biri sıtma riski oldu.
Zanzibar’a geçerken motosikletlerimizi konsolosluğa bırakmıştık. Onları geri alıyor ve yeniden yola çıkmak için hazırlanmaya başlıyoruz.
Malawi’ye gitmek için tek bir yol var, o da Mikumi National Parkının içinden geçiyor. Tehlike uyarısına rağmen başka seçeneğimiz olmadığından bu yolu kullanıyoruz. Yol boyunca fil, zebra, antilop, zürafa ve babunlarla beraber sürüyoruz motorlarımızı. Park çıkışında polis bizi durdurup “nasıl cesaret edersiniz böyle birşeye diye kızıyor”. Olsun zürafalarla motosiklet sürmeye değerdi.
Malawi, Mozambik ve Güney Afrika rotanın kalan durakları…
Tanzanya Hakkında Genel Bilgiler
Güneye indikçe herşey daha pahalı oluyor 🙁 Sudan’dan Etiyopya’ya iki kati, Etiyopya’dan Kenya’ya yarım kati, Kenya’dan Tanzanya’ya ise 2 katından fazla diyebilirim. Baz olarak benzin, konaklama ve yemeği aliyorum.
Tanzanya’nın yolları çok güzel. Kenya’dan sonra çok huzurlu ve iyi geldi. Ayrıca yollarda çok fazla kabile insani var ve bizi hiç taciz etmiyorlar.
Tanzanya’yı gerçekten çok sevdim. Burada yaşayabilirim dediğim nadir ülkelerden biri oldu.
Malawi
Malawi çok fakir ama çok mutlu insanların ülkesi olarak aklımıza kazındı. En büyük banknotları 2 usd’ye karşılık geliyor.
İlk gün kaldığımız şehir Karonga’da elektrik yoktu.
Malawi gölü Tanzanya ile Malawi arasında sınır tartışmalarına sebep oluyormuş. Tanzanya gölde petrol aramak istiyor ama Malawi izin vermiyormuş. Bu göl aynı zamanda dünyadaki akvaryum balıklarının da vatanı olarak biliniyor.
Göl gerçekten çok güzel, hem sürüş sırasında hem de konakladığımız yerlerde müthiş manzaralarla karşılaştık.
Mozambik
Malawi’den sonraki ülkemiz Mozambik. Mozambik’i pek sevdiğimizi söylemeyeceğim. Bozuk yolları, oldukça pahalı bir ülke olması, pislikten nasibini fazlasıyla almış olması nedeniyle biran önce ayrılmak istedik bu ülkeden.
Mozambik’in beyaz sahilleri olduka meşhur. Hint okyanusu kıyısına çıkınca bizim gibi turistleri de görmeye başladık.
Afrika’daki en koyu ten rengini de Mozambik’te gördük. Sömürgeden nasiplerini almış olmalarına rağmen en karışmamış ülkelerden biri imiş Mozambik.
Portekiz sömürgesi olan Mozambik’in başkenti Maputo Afrika’da Avrupa etkisini en fazla gördüğümüz şehir oldu. Kapalı Pazar yerlerinden sokak sanatçılarına kadar Avrupa’da görmeye alıştığımız pek çok şey Maputo’da var.
Hint Okyanus’unda birkez daha yüzelim hevesi ile denize gittiğimizde ise hem sahilin hem de denizin çöp dolu olması nedeniyle girmekten vazgeçip geri döndük.
Planladığımızdan birkaç gün önce Güney Afrika’ya doğru ayrıldık Mozambik’ten. Macera 70 günün doldurdu. Önümüzde 30 gün daha var.
Engin
Kat ettiğiniz yolun GPS izini de varsa ekleyebilir misiniz. Google maps üzerinde işaretlenmiş güzergah olarak da ekleyebilirsiniz. Geçtiğiniz yolları zorluk derecesine veya sürüş keyfine göre farklı renklerle işaretlemeniz mümkün olur mu?
Serkan Sogut
Güney Afrika’ya kadar olan tüm gezinin track kaydı bulunuyor. Fakat sonrasında GPS bozulduğu için kayıtları kurtaramadım ve yenilerini alamadım. Sanırım 20 gün kadarı eksik 🙁 onları bir ara toparlayıp koymayı düşünüyorum. Zorluk derecesine göre işaretleyebilirim de sorun değil 🙂
MBurak
Mozambik hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz? Pahalılıktan kastınız konaklama, beslenme vs. mi?
Serkan Sogut
Evet hepsi, beslenme, konaklama, benzin, turistik aktiviteler…