Eski hapishane, Sanat galerisi, Hostel Celica
Hostel Celica, bu harika yeri ilk Lonely Planet’te okuduğumuzda merak etmiştik. Gidince uğrarız bakarız dedik demesine fakat Ljubljana’ya ulaşana kadar orayı unuttuk. Zaten Ljubljana’a varana kadar Slovenya yollarında o kadar güzel yerler gördük ki Ljubljana’ya mest olarak girdik. Şehrin hem kendisi küçük hem de nüfusu az olmasına rağmen çok güzel bir şehir.
Herşey çamaşırlarımı yıkamak için yıkama servisi ararken oldu. Turist info şehrin tek yıkama yerini bize haritada gösterdikten sonra, atladık motora aramaya başladık. Sonunda oraya vardığımızda Hostel Celica’yı gördük. “aaaa burası Lonely Planet’te bahsedilen yer gel bakalım” dedik ve içeri girdik. Gerçekten çok farklı bir mekanla karşılaştık. İçerisinde biraz vakit geçirdikten sonra geceyi orada geçirmeye karar verdim. Normalde ben şehrin dışında bir yerde kalmak için otel ayarlamıştım. Fakat hem daha pahalı hem de şehir içinde olmasına rağmen kendimi burada kalmaktan alıkoyamadım 🙂
Sadece Hostel’in kendisi değil bulunduğu bölgedeki diğer şey çok ilginç ve farklı. Şimdiye kadar birçok yer gezdim fakat böyle farklı bir yer gördüğümü hatırlamıyorum. O bölgeyi gördüğünüzde içeri girmek için kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Ayaklarınız sizi oraya götüyor ve gördükleriniz karşısında şaşırıyorsunuz. Şehrin merkezine yürüme mesafesinde olmasına rağmen şehrin genelinden farklı bir yer.
MetelKova Network (Dört Temmuz Askeri Kışlası olarak biliniyor) olarak adlandırılan bölgede bulunan Hostel Celica hikayenin bir parçası ve orada bulunan 7 binadan biri. Bölgenin tarihi 1883 Avusturya-Maceristan İmparatorluğuna kadar uzanıyor. O dönemde askeri hapishane olarak kullanılıyormuş. Daha sonra Yugoslav Fedaral Ordusunun elinde kalan bölge askeri alan olarak kullanışmış ve barakalar inşa edilmiş. 1991’de Slovenya’nın bağımsızlığını ilan ederek Yugoslav Ordusunun çekilmesi ile bölge boş kalmış. Kamu burada bulunan binaları yeniden restore edilerek kültür ve sanat merkezi haline getirilmesini istiyormuş. Fakat şehir konseyi (sanırım bizdeki belediye) ticaret merkezi yapmak için barakaları yıkmaya başlayınca yaklaşık 200 kişilik bir grup bu barakaları korumak için vücutları ile siperler oluşturmuşlar. Daha sonra burayı kurtarmak için çeşitli sanatçılar barakalara yerleşerek yıkıma engel olmaya çalışınca şehir konseyi ayrılmalarını sağlamak için bölgenin elektrik ve suyunu kesmiş. 1993’e kadar çok zor şartlarda burada yaşama ve direnmeye devam eden grup sonunda şehir konseyini ikna etmeyi başarmış.
Barakalarda kalan sanatçılar burada bulunan eski hapisaneyi ve barakaları restore ederek burayı insanlara açık, karşılama mekanı ve uluslararası seyahat edenler için buluşma noktası yapmaya karar vermişler. Daha sonra Ljubljana şehri ve üniversitesi tarafından destek bularak 10 yılda son haline getirilmiş. Dünyanın çeşitli yerlerinden 80’in üzerinden sanatçı (sanatçıların listesi) hapishanenin odalarını yeniden dekora etmişler ve 2003 yılında ilk gezginler otelde kalmaya başlamışlar. (Hikayenin tamamını buradan okuyabilirsiniz)
Hostel’in içi gerçekten de sadece kalacak yer olmaktan çok uzak. Bir üniversite kampüsü gibi yaşam alanı barındırıyor. Tek fark burada kalanlar üniversite öğrecileri değil uluslararası gezginler. Her biri birbirinden farklı 29 hücresi (odası) bulunuyor. (Hücre listesi) Ayrıca bunun yanında barı, internet kafesi, açık kapalı değişik konseptlerde bir çok barı bulunuyor.
Bölgenin son hali gerçekten yaşananları anlatırcasına şaşırtıcı ve güzel. Eğer Ljubljana’a gitmeyi düşünüyorsanız kesin olarak bir gece geçirmenizi tavsiye ederim. Eğer gece kalmayacaksanız bile gece orayı görmenizi öneririm. Çok farklı deneyimler sizi bekliyor olacak…
beyza
çok özür dileyerek başlamam gerekiyor çünkü çaldım sizden :).size facebook ‘tan arkadaşlık teklifi yolladım.aynı zamanda çok beğendiğim bir cümlenizide facebook sayfamda paylaştım.Yaşadıkalrınız çokkk güzel zaten ,birde onları yazıya döküp paylaşma zahmetiniz sizi tebrik ediyorum ve yolunuz hep açık olsun diliyorum :))).
Serkan Sogut
Beğenmiş olmanıza çok sevindim. Kendi profilinizde paylaşmanızın hiç bir sakıncası yok aksine beni mutlu etti. Beni izlemeye devam edin 🙂
beyza
büyük bir zevkle emin olun 🙂 yolunuz hep açık OLSUN
Serkan Sogut
🙂 teşekkür ederim…